Yönetmen, abartıyla her şeyi daha çarpıcı hale getirmeye çalışırken, kadın bedeninin nesneleştirilmesi ve bir görsel haz halinde sunulması konusunda filmi tam da eleştirdiği şeyin kendisi yapmaktadır ve yönetmenin asıl niyetinin o olmamasının bir anlamı kalmamaktadır.
Yıllar sonra çocukluğumun kapısına doğru, zamanın tozunu alma cüretiyle uzun bir yolculuğa çıkmıştım. Elimde toz bezi niyetine yıpranmış bir çizgili defter ve dolma kalemle, sakalına karışmış saçıyla, boynunda asılı yakın gözlükleriyle, uzun süre aynı pozisyonda oturmaktan tutulmuş beliyle içimde hiç büyümemiş o çocuğu da yanıma alarak yol alıyordum kalbimin doğusuna.
O kapıyı yeniden açtığımda ardımda bıraktığım şeyleri yerli yerinde bulamama endişesi sarıyordu içimi. Bu endişeyle birlikte tatlı bir heyecan da bastırıyordu çünkü kitabımın ilk taslağı yanımdaydı ve her şey kavakların ardımdan ıslık çalmasıyla başlamıştı.
Vaktini daima yanında taşıdı ve onu hiç kaybetmedi fakat içine ne doldurduğunun farkında olamayacak kadar fazla şeyle doldurduğunun da farkındaydı. Yavan ve yavaş geçen vakitlerin içinde her şey vardı ama hiç bir şey yoktu, herkes buradaydı ama bir tek o vardı.
Yönetmen, abartıyla her şeyi daha çarpıcı hale getirmeye çalışırken, kadın bedeninin nesneleştirilmesi ve bir görsel haz halinde sunulması konusunda filmi tam da eleştirdiği şeyin kendisi yapmaktadır ve yönetmenin asıl niyetinin o olmamasının bir anlamı kalmamaktadır.
Morkulhani.com yazarları her ay masasını değerli okurlarına açıyor. Her ay yayın mecramızın bir yazarı tarafından 3 soru hazırlanıyor ve soruları soran dahil tüm Morkülhani’ler yanıtlıyor. Ekim ayının sorularını Ozan YÜZER hazırladı, Morkülhani’ler yanıtladı…
