‘SARARMIŞ YAPRAKLAR’: KARANLIKTA YEŞEREN UMUTLAR
Aki Kaurismäki yeni filmi ‘Sararmış Yapraklar’la karşımıza çıkıyor bu kez. Finlandiya’nın Oscar adayı film 76. Cannes Film Festivalinde ‘Jüri Ödülüne’ layık görüldü.
Kaurismäki ‘Sararmış Yapraklar’da güvencesizliğin ve yoksulluğun girdabında kavrulan Holappa ve Ansa’yı merkezine alan ve onların hayata tutunma mücadelelerini ısrarcı bir umutla birleştirmelerini konu alan incelikli bir anlatı sunuyor izleyiciye. Bir yanda radyoda Rusya-Ukrayna savaşı ve çocuk ölümleri, karakterlerin barınma ve geçim sıkıntısıyla dolu hayatları, birbirlerini bulduktan sonra adamın kadının kağıda yazılı telefon numarasını verdiği kağıdı kaybetmesi, sonra yeniden karşılaştıklarında ve buluştuklarında adamın alkole olan düşkünlüğüyle çıkmaza giren ilişkileri ve tam buluşalım derken adamın başına gelen ağır bir kaza. Aki, bu hikayeyi hem dünyanın hem de bu iki insanın kişisel hayatlarının en karanlık koşullarında var ediyor. Bunu Kaurismaki’nin diğer filmlerinde de görebiliyoruz.
Birbirinden habersiz iki insanın birbirlerini bulmalarıyla bu zifiri karanlığı umudun, aşkın ve dayanışmanın zarafetiyle ışıl ışıl boyamaları kalıyor dimağımda filmi bitirdiğimde.
Bu hikaye eşitlikçi olduğunu bildiğimiz Finlandiya’nın ve neoliberal dünyanın acımasızlığı içerisinde çalışma koşullarının da etkisiyle gittikçe kendilerinden uzaklaşıp yaşadığı hayata yabancılaşırken birbirlerini buldukça insan olmanın görkemli güzelliklerini yeniden hatırlamaya başlayan insanların hikayesidir.
Finlandiya özelinde kapitalizmin asıl yüzünü gösterir yönetmen ve kendi tabiriyle kapitalizmle arasına bu filmde de bir ‘barikat kurar.’
Filmde sanılanın aksine daima her şeyin bir gün iyiye gideceğini düşünen karakterler yoktur. Aksine film karamsar ve melankolik bir havada başlar ama bu durum karakterleri bir çöküşe değil bir çıkışa iter. Umut John Berger’in de dediği gibi tariflenmiştir;
” Umut bir güvence biçimi değildir; bir enerji şeklidir ve çok karanlık koşullardaki enerjinin en güçlüsüdür.“
Hayata yaşayan ölüler olarak başlayan karakterlerin yavaş yavaş canlanışını ve hayata tutunuşu seyrederiz filmde. Filmlerinde bu geçişleri kullanmayı özellikle sever ve tercih eder yönetmen.
Tercih ettiği bir başka şey de karakterlerin hikayeyi mümkün olduğunca nötr biçimde oynamalarıdır. Hikaye derinlikli, karakterler naif ve birbirlerine karşı çok özenli ve tutkuludur ancak karakterler duygularını dışa vurmadan içinde yaşar. Yönetmenin izleyiciyi manipüle etmemek, hikayeyi ajite kılmamak adına böyle bir tarz benimsediğini tahmin ediyorum. İlginç biçimde karakterlerin nötr oynaması film bittiğinde hikayenin duygusunun izleyene geçmediğini de asla söylettiremiyor. Bu da Kaurismäki ’nin sinema dehası olsa gerek.
Renkler, Dekorlar, Köpekler
Duvarların, kapıların, kıyafetlerin ve dolapların renk paleti, iki sandalye bir masa ve masada bir vazoda duran çiçekler, eve yeni dahil olan bir köpek, koltuklar, kanepeler, geçici prefabrik evler, mutfak, radyo, müzik kutusu, Pub ortamı… Dönem filmi olmasa da Kaurismäki ’nin vazgeçemediği imza niteliği taşıyan bir takım öğeler bunlar. Bu yüzden her karesi bir ressamın paletinden çıkmış gibidir adeta.
‘Hayat Bir Şarkıdır Durmaksızın Çalan’
Filmde diyaloglar kısa ve nettir. Doğrudan anlatılmak istenilene ulaştırmaya gayret eder. Bunun robotik değil organik bir biçim alabilmesi için ise müzik devreye girer. O an arkadan bir müzik çalar. Bir radyoda, bir pub’da veya bir kareoke partisinde durumu nokta atışı tarifleyen sözlerle tatlı melodiler döner durur. Müzik kutusu ve radyo gibi eşyalar eski dönemlere ait objeler olsa da bu filmde ve yakın zaman filmlerinde de adeta bir demirbaş olarak hikayenin bir yerinde mutlaka var olur. Bu müzikler hem hikayenin akışını yumuşatır hem de seyirciyi dinlendirir.
Engellerle dolu bir hayatın içinde yine de yeşermeyi başaran umut. Sıradan insanların süssüz, gösterişsiz incelikli ve dayanışmacı hikayesi.
Yokluğun ve yoksulluğun içinde bile yaşamak için fazlasıyla sebep olduğunu hatırlamanın filmi.
Aşkın, dayanışmanın ve umudu diri tutmanın dönüştürücü gücünü hatırlamak isteyenlere lezzetli bir izleme önerisi.