23 Aralık 2024
DenemeÖNE ÇIKANLAR

MEZAR YENİDEN DOĞUŞUN RAHMİDİR | Yahya Cengiz

Uyandım!
Bir ölüm yorgunluğu var üzerimde.
Henüz kulağımda ezan sesleri ve annemin ağıtları yankılanırken klise çanları patlıyor beynimde…

Merhaba evlat. Ben Aziz Petrus.
Stauris Dağı’nın yamacında Sait Pierre Klisesi’nde doğan ilk erkek çocuğusun.
Rahibelerin gözlerinden yaşlar süzülüyor. Klise’nin boş duvarları ve yüksek tavanında ilahiler
yankılanıyor. Tavanın tam ortasında Yüce İsa ve dört havarisi; Markus, Luka, Matta ve Yuhanna’ın
freskleri resmedilmiş.
İsa!
Çarmıha gerildiğinde avuçlarına çiviyi çakan adamın suçluluk duygusu var üzerimde…
Bu kadar şeyi nereden mi biliyorum,
Doğmadan önce öldüm!
Aziz Petrus, bedenimdeki kanı kutsal su ile arındırıyor. Kutsal su ile dolu olan kâseye damlayan kan
suya renk veriyor. Bedenimden günahlarım damlıyor ve su eskisi kadar berrak değil artık.
Avuçlarına doldurduğu su bedenime her damladığında ‘’ Mesih İsa’ya iman et!’’ diyerek boşaltıyor
avuçlarını.
Bedenimdeki cehennem sıcağında kuruyor kutsal su…
Bi’an cesedimi yıkayan babamı hatırlıyorum. Üstelik kutsal su ile falan değil. Nasırlı ellerini bedenimde
gezdiriyor ve gözlerinden düşen yaşlar gölgelenmiş yüz hatlarımda yol buluyordu.
Gözkapaklarım her kapandığında dünyam değişiyor…

Konuşmak istiyordum lakin ruhum küçük bedenime sığma telaşında. Kafamın içerisindeki sözler ses
olmuyor ve dökülmüyor ağzımdan. Kime neyi anlatabilirdim ki! Koskoca bir adam olan ruhum bu
küçük bebek bedenine sığmıyor, çıkarın beni buradan diyebilir miydim?
Sahi ruh muydu bedene şekil veren veya bedene benzemeye çalışan mıydı ruh.
Neler oluyor?
Neredeyim, kimim ben?
Hiç şüphesiz yağan yağmurdan yoğrulmuştu bedenim. Yağmur sonrası toprak kokuyor tenim.
Hâlbuki önceye ait her şeyi hatırlıyorum…
Köpeğim! Özlüyor mudur beni?
Annem mezarımdan ayrılmış mıdır?
Veyahut hatırladıklarım sadece bir rüya mı?

Peki ya yaşadığım onca şey…
Bir Amazon tanrıçasıyla flört ediyordum. Hala dudaklarındaki ıslaklığı anımsayabiliyorum.
-Hangi dilde seni sevdiğimi söylemeyi unuttum, Hippolyte!
Bedenim büyüdükçe ölmeden, yani doğmadan öncesini unutmaya başlıyorum.
Küçük ağzımın içerisine doluşan sesler dökülmeye başladığında,
İlk söz…
Anne!
Bütün yaşadıklarımı unutmuştum.
Mezarımda toprak olan cesedim ve tanrının hünerli elleri tekrar yaşam vermişti bana.
Mezar yeniden doğuşun rahmidir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir