22 Aralık 2024

Yılmaz Angay

VI. ÇUKURUNDAN KAÇAN | Yılmaz Angay

Yaşamla ölüm ikiz kardeştir. Ama ikisi aynı yatağa girmez. Gidin Tanbaşlar’a. Ölümün selamını yaşama, yaşamın selamını ölüme iletin. Tanrının koltuğuna oturmuş şeytanı ve onun adaletine isyan eden tanrıyı görün. Meleklerin şarkılarıyla kendinizden geçin. Cinlerle dans edin. Toprağın altında dönüp duran balıkları besleyin. Hücrelerinizin duvarlarına yaslayın sırtınızı.

Read More

III. TABUTUNA SON ÇİVİYİ ÇAKAR | Yılmaz Angay

Tanbaşlar’da değersiz hiç bir şey olmadığı gibi hiç bir şeyin değeri diğerinden fazla değildir. Siz siz olun yargıçlarınızı, avukatlarınızı geride bırakın. Salın cesurca tüm suçlularınızı meydana. Boşaltın tutuk evlerinizi. Buranın yasalarınca mahkemeye çıkarılmasına izin verin tutkularınızın, canavarlarınızın, beceriksizliklerinizin

Read More

II. GÖNLÜ MEZAR ÇEKENLER | Yılmaz Angay

Tarlaları kimin ekip biçtiğini boş verin. İlerlemeye, kendinize gelmeye devam edin. Sizi kışkırtan şeytanlarınızı ustaların dizginlemesine müsaade edin. Ki siz bunu öğrendiniz. Biraz ileride sizi bekleyen harabeler aklınızın bir yerinde zıplayan küçük fil yavruları gibi kendini size hatırlatıyor olacak.

Read More

I. TANBAŞLARDA BİR ZAMAN | Yılmaz Angay

Ölülerin koridorundan geçince artık köyle aranızda sadece çalılık, sarmaşık ve ağaç dalları tarafından oluşturulmuş doğal bir tünel kalmıştır. Yerden yüksekliği yedi metreye kadar ulaşan bu tünelin genişliği üç metredir. Gün ışığı dalların arasından zorla sızmaktadır. Girerken tedirgin olabilirsiniz. Çünkü girişten baktığınızda sadece çıkıştaki ışığı göreceksiniz. Oysa içeri girip yolunuza devam ettiğinizde aslında o kadar da karanlık olmadığını anlarsınız.

Read More